28.10.2023, 20:05 60

“Türk Rüyası”nı ABD’ye taşımak

Okuyacağınız makale kurduğu şirket ile kendi ürettiği ürünlerin ilk ihracatını ABD’ ye yapmış, genç bir mühendisin Türk – Amerikan ticari ilişkileri üzerine görüşleri ve girişimciler için konu özelindeki naçizane tavsiyelerini içermektedir.

Temel ekonomik veriler ile başlamak gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri’nin 2022 yılı toplam ithalatı 3,4 trilyon USD olmuştur. Buna karşılık Türkiye’ nin ABD’ye olan ihracatı ise sadece 16,9 Milyar USD olmuştur ki bu rakam dünyanın en büyük ithalatçısı olan ABD’nin ithalatının %0,5’i gibi kabul edilemez bir değere tekabül eder.

Bahsi geçen az ancak anlamlı veriyi dikkate aldığımızda, yerli ve milli girişimcilerimiz için “ABD’ye ihracat” meselesinin hem şahsi hedeflerine ulaşmak, hem de ülkemizin çıkarlarına hizmet etmek açısından çok önemli olduğu aşikardır. Tam bu noktada dünyanın içinde bulunduğu mevcut durum ve ülkemizin sahip olduğu çeşitli avantajlar, Türk girişimciler için Amerikan pazarına yöneltici ve pazarda kalıcı olabilmeyi kolaylaştıracak fırsatlar yaratıyor. Burada biz, genç girişimcilere düşen yerli üretimi esas alarak, kısa vadeli planlar yerine uzun vadede kalıcı getiri sağlayacak stratejiler belirleyip, imalatımızı da bu stratejiler üzerine kurgulamaktır.

Bana göre küresel konjonktürün Türkiye’ye sağladığı en büyük avantaj ABD’nin kendi ithalatında en büyük payı alan Çin ile gerek siyasi gerekse ekonomik açıdan her konuda ters düşmesi ve buna müteakip aralarında yaşanan “Ticaret Savaşları”. ABD – Çin ilişkileri başka bir makalenin konusu olacak kadar uzun ve derin, biz meseleye Türk – Amerikan ekonomik ilişkileri özelinde baktığımızda, ABD’nin uzun zamandır alternatif tedarikçi bulma ve hatta yaratma eğiliminde olduğunu görürüz. Bu çalışmalar kapsamında ise büyütüp desteklediği ülke Hindistan’dır. ABD’nin yeni tedarikçiler arayışında, özellikle alt ve orta seviye teknoloji gerektiren sanayi ürünleri imalatında hala boşluklar var ve biz kabiliyet olarak Hindistan ile bu boşluğu doldurmaya en yatkın ülkelerden biriyiz. Siyasi sebeplerden dolayı Hindistan’ın aldığı ve alacağı desteği hiçbir zaman alamayacağımıza inansam da bizim de ülke olarak kendimize göre avantajlarımız var. Çok kısa sürede ABD’nin ithalatındaki yerimizi %0,5’ten %1,0 ve üzerine çıkartmak asla hayal değil.

Bu bağlamda en büyük avantajımızın, sahip olduğumuz üretim kültürü olduğunu düşünüyorum. Türkiye geç sanayileşmesine rağmen genç nüfusu, çalışkanlığı, dünyaya entegre yapısı ve insanının gelişmiş ülke milletleriyle koordineli çalışma yapabilme yeteneğiyle (Çin ve Asya ülkelerinin en büyük sorunudur bana göre) küresel ekonomide her daim umut veren bir ülke olmuştur.

Bugün sanayi üretiminde, özellikle otomotiv sektörü açısından, Türk firmaları ürettikleri ürünlerin kalitesi ve güvenilir partner imajıyla dünya endüstri cemiyetlerinde kendilerine yer edinmişlerdir.

Genç girişimciler olarak, bahsi geçen avantajları ABD pazarına mal satarken kullanmalıyız ancak burada başta sektör seçimi olmak üzere dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Örneğin, tarım ve hayvancılık alanında ABD gibi devasa ve verimli tarım arazilerine sahip aynı zamanda hayvancılığın bir kültür olduğu Güney Amerika ülkelerine komşu bir ülkeye, deniz yolu ile ortalama 30 gün uzaklıkta olan ülkemizden ihracat yapmak, niş ürünler hariç akıllıca olmayabilir.

Bunun tersi olarak, Avrupa ülkelerine göre ABD’nin kalite beklentisinin daha düşük olduğu özellikle otomotiv sektöründe, Avrupalı firmalar bilinçli ve istediği ürünü tanıyan kurumlardır. Türk firmaların Avrupa’da rekabetçi olabilmesi de büyük oranda bundan kaynaklanır. Bunun sonucu olarak sizin elinizde bu zor pazara girebilmiş, nitelikli insan ve bilgi birikimi oluşmuş demektir ki nispeten daha düşük kalite beklentisi olan ABD pazarında yer edinmeniz daha kolay olacaktır. Bu demek değildir ki kalitesiz ürün ihraç edin, tam aksine avantajlarınızın bilincine varın, pazarın ve ülkemizin sunduğu marka yaratma fırsatını görün.

Sadece benim de içinde bulunduğum otomotiv yan sanayi ile sınırlı olmamakla birlikte endüstriyel ürünler, işlenmiş orman ürünleri, makine imalatı, tekstil gibi içinde reel sektör üretimi barındıran her alan bizleri ABD pazarına taşıma ve ithalatlarından alacağımız payı arttırma potansiyeline sahip.

Coğrafyanın kıymetini bilin. ABD ihracatımızın yarısından fazlasını yaptığımız Avrupa ülkelerinden farklı olarak ülke içerisinde çok farklı coğrafi koşullar barındırır. Aynı tarihte ülkenin farklı bölgelerinde farklı mevsimler yaşanması ve çeşitli bölgelerde ekstrem hava koşulları olması gibi. Dolayısı ile bu durum ülkemizde firmaların hali hazırda imalatını yaptığı ürünlerin dışında ürün özellikleri ihtiyacını doğurur ki bu bir girişimci için bulunmaz nimettir. Yani şu anda ülkemizde yaşanan yabancı ithalatçının, yerli üreticileri birbiri ile rekabete sürükleyip, kendi kârını maksimuma çıkarma ve sermaye sorunu yaşayan Türk üreticisini himayesi altına alma stratejisinin dışında korunaklı bir alanda kalma imkanına sahip olursunuz. ABD şu anda kaliteli ve güvenilir partnerlere muhtaç, bunu iyi değerlendirmeliyiz.

Kültür farkını iyi kavrayın, kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisinin kalesinden bahsediyoruz. ABD demek tüketim ve büyüme demektir, bu anlayış topluma o kadar sirayet etmiştir ki insanlar, evler, arabalar, yemek porsiyonları, diğer sayısız toplumsal olgu, hepsi standarttan büyüktür ve hep daha büyüğüne doğru bir yönelim vardır. Bundan kaynaklıdır ki pazara girmeyi başardığınız anda sizden sürekli yeni ürünler için teklif isteğinde bulunulabilir, malınızın fiyat/performans oranı da yüksek ise başka pazarlarda az rastlanan teşvik edici ve yapıcı çalışmalar, pazarın diğer parçaları olan üretici, dağıtıcı, satıcı gibi unsurlar tarafından önünüze getirilebilir.

Sonuç olarak, detaylı bir pazar araştırmasının ardından hali hazırda ürettiğiniz, uygun ürünü üretmediğiniz ancak işi yapabilecek makine parkurunuzun olduğu, az yatırım ile imalatına başlanılabilecek, yatırımdan ziyade özel bilgi birikimi gerektiren, özetle imkân ve yeteneğinizin olduğu her alanda atılgan olun, hep birlikte ihracatımıza katkıda bulunalım.

Üretmeyi bir yaşam biçimi olarak benimsemiş disiplinli, kalifiye ve çalışkan her girişimcinin mevcut konjonktürün getirdiği fırsatları değerlendirmesini dilerim.

Yorumlar (1)
Yasemin Yılmaz 13 ay önce
Çok tebrik ediyorum Başarılar diliyorum
19°
kapalı